Anadoluyakası Mutlu Son

Anadoluyakası Mutlu Son

Son derece kayıtsız bir tavırla, başıma gelen felaketlere

hakkaten üzüldüğünü fakat kendi hakkını da korumak

zorunda bulunduğunu söylemiş oldu. Bu şekilde genç, narin bir yavrucağı Anadoluyakası Mutlu Son 

hapse yollamak içine dokunsa da, zorunlu kalabileceğini

açıkladı. “Hapis!” sözü kanımın her damlasını dondurdu.

Artan korkumla, idam sehpasını ilk kez gören bir mahkûm

kadar sararıp, soldum. Hemen hemen bayılmak üzereydim.

Vücudumu üzerinde tasarladığı planlara ters düşecek bir

duruma atmak değil, yalnızca bir yere kadar gözdağı vermek Anadoluyakası Mutlu Son

isteyen ev sahibim beni tekrar yatıştırmaya girişti. Daha

merhametli bir sesle bunu yapmak zorunda bulunduğunu anlattıama şu koca dünyada, meseleyi her ikimizi de doygunluk edecek

şekilde halledecek başka bir yol olduğunu da eklemeden

duramadı. Hatta derhal o gün öğleden sonra çözümü sağla‐

yacak o kişiyi çaya davet edecekti. O zaman adil bir

anlaşmaya varacağımızı umuyordu. Tüm bunlara tek bir yanıt

vermedim. Sus, pus olmuş, şaşkınlık ve dehşet içindeoturuyordum.

Kadın Jones doğru bir karara varmıştı. Duygularımın böyle

Anadoluyakası Mutlu Son

yoğun olduğu bir an vurgunu vurmanın tam süreıydı. Beni

tek başıma bıraktı, hapse atılma fikriyle ölümcül bir yara

almış ve kendini koruma ilkesine uyarak, bu tehlikeden

kurtaracak her ümit ışığına dört elle sarılmak durumundakalan biri gibiydim.

O halde otuz dakika kadar oturdum, üzüntü ve çaresizlik

içinde can çekişiyordum. Sonra ev sahibim geri geldi,

yüzümde ölü şeklinde bir mahzunluk görünce, planını sürdürerek

düzmece bir merhamete büründü ve benden kalbimi ferah

tutmamı istedi. Her şey sandığım kadar kötü olmayacaktı Anadoluyakası Mutlu Son

bir tek kendi kendimin dostu olmam yeterdi. Tüm bu

sorunlardan kurtulmam için bana en zekice öğütleri verecek

tatlı laflara sahip olan o pek saygıdeğer beyefendiyle geri

döndü. Adam odaya girer girmez kibarca selam verdi ancak

benim ona karşılık vermeye ne gücüm, ne de bilincim

yeterliydi. Ev sahibesi, bu ilk görüşmenin (anımsadığım

kadarıyla bu insanla önceden hiç karşılaşmamıştım) iyi

geçmesi için yapılması gereken her şeyi üstlendi. Adama ve

bana hemen iskemle getirdi. Bu süre boyunca, her iki taraf

da tek laf etmemişti. Zaten bu tuhaf ziyaret için

takınabileceğim tek tavır aptalca, boş bir bakıştan öteye

gidemezdi. Çay yapıldı, benim için tümüyle yabancı olan

adam karşısındaki sessizliğimi ve utangaçlığımı görünce,

sanırım daha çok vakit yitirmek istemediğinden, kaba

teklifsiz bir eda ve otoriter bir sesle